18 Şubat 2010 Perşembe

.

Brişeyler başaran insanlar çevremizdekilerse,yani çevremizde olanlar yeniden doğup,doğuruyorlarsa başarıları neden hiç çekilmez?
Çok şeyler başarmış olan tanımadığımız birine saygı duyarken az çok tanıdığımız belki de yakın olanların başarılarına neden katlanamayız?

Bürokrasi

Bürokrasi'nin en çok "saygın" ortamlarda barınması,bir tesadüf mü? ya da olağan mı?
Çünkü "saygın" olmayan yaşantılarda,her ne kadar aile büyüğü faktörü olsa da yine de bir imecelik söz konusu.
Köleliğe karşı çıktığını söyleyip,hayır kurumlarında debelenen zengin liboşlar,bürokrasinin kaymağını yiyorlar.

Skolan

Deniz;altında ruhların oynaştığı bir tüldür.
İçine girdiğimizde dinginliğe kavuşmamız bundandır.Aynı ölçüce yürek sıkışması da öyle.Hem rahat hem de fazlalıkmış gibi hissettiren yegane yerlerden Deniz.Ama günboyu topraktayız.Nasıl herşey Deniz'e kalır ki...

Sinyal

Var olan nesneleri bir kenara bıraktığımızda,duygular kalır.Ama herşeye bir isim yakıştırması çabası yüzünden hiçbir duygu saf değil.
Kelimeleri yaşantımızdan çıkardığımızda,ya da sadece acı kelimesini kaldırdığımızda hissettiğimiz şeyin ne olduğunu kim algılayabilir? Kim tanımlayabilir? Aşk duygusunun uyuşturucu etkisi zaten tanımlanamadığı için bundan söz açmayacağım.Ama bir düşünün yaşadığınız şey "ACI" olmayınca aslında nedir?